Borçlar hukukunda, belirli bazı
şartlar dâhilinde zarara sebebiyet verenlerin bu borçlardan doğan
yükümlülükleri ile ilgili bir kavram olan müteselsil sorumluluk, birlikte
sorumluğu ifade etmektedir. Zarara sebebiyet veren fertler arasında kimin
sorumlu olmadığı tespit edilemeyen durumlarda, bu zararda en ufak bir rolü olanlarda
dâhil olmak üzere tamamı bu zarardan müteselsilen sorumludur. Çünkü zarar
miktarının paylaşılamayacak bir durum arz ettiğinde, sebep olanlardan kimin ne
kadar bu zarar miktarından payı olduğu tespit edilemeyen durumlarda hukuken
zararda rolü olan herkes sorumlu tutulurlar. Hukuken zarardan doğan tazminat
miktarının tahsil edilmesinden zarara sebep olan herkesin yükümlülüğü
bulunduğundan, alacaklı kişi istediği kişiden zararın tamamını ya da bir
kısmını talep etme hakkı bulunmaktadır. Sorumlulardan biri tazminat miktarı ve
zararın tamamını karşılaması durumunda, beraber yükümlü olan diğer fertlerin
tamamının sorumluluğunun ortadan kalktığı bir sorumluluk türüdür.
Kanunlarda Müteselsil Sorumluluk Hükmü
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun
61. ve 62. maddeleri ile ilk kez müteselsilen sorumluluk ifadesi
tanımlanmıştır. Zincirleme sorumluluk olarak tanımlanan bu sorumluluk türünde,
ilgili madde kapsamında hem zarardan doğan yükümlülükten zarara sebep olan
herkes mesul tutulmuş hem de zarara sebep olan kişiler arasında da zararın
birbirlerine rücudan bahsedilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 61.maddesinden
özetle zarara sebep olanların (birden fazla kişi), haklarında müteselsilen
sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı ile ilgili düzenleme yer almıştır.
Müteselsilen Sorumluluk Hükümlerinde Sorumluluk Sebepleri
Müteselsilen sorumluluk, aynı
sebepten kaynaklı sorumluluk ve farklı sebepler bağlı olarak ortaya çıkan
sorumluluk olmak üzere iki ana temel kusura bağlı olarak değerlendirilir.
1) Aynı Sebepten Kaynaklı Müteselsilen
Sorumluluk
Bu sorumluluk esasları kusurdan
kaynaklı tazminat yükümlülüğü, kusursuz olması halinde tazminat yükümlülüğü ve
sözleşemeye dayalı olarak ortaya çıkan sorumluluk olmak üzere 3 şekilde
değerlendirmeye tabi tutulur.
Kusurlu Sorumluluk Kapsamında Müteselsilen Sorumluluk: Eğer zarara
sebep olan kişiler zarardan önceden anlaşarak ya da olay sırasında bir arada
bulunmaları ve beraber ortak kusura bağlı bir durumdan zarara sebep olmaları
halinde, tüm fertler zarardan yükümlü tutulurlar. Burada hukuken aranan şart;
tüm fertlerin ayni iradi davranışı sergilemeleri, hepsi beraber zarara neden olmaları,
ortak bir kusurun söz konusu olması ve tek zarar oluşması şartları göz önünde
bulundurulur. Zarardan kaynaklı tazminat taleplerinde ise birçok kişinin her
birinin kusurundan kaynaklı aynı zarara sebep olmaları, ancak birbirinden
haberdar olmamaları bağımsız kusur sorumluluğu kapsamına girmektedir. Örneğin;
dikkatsiz bir şekilde araç sürücülerinin çarpışmaları neticesinde yayanın
ölmesi durumunda, her iki sürücüde müteselsil sorumluluk söz konusu olacak ve
kazada zarara sebep olan sürücülerin bu davranışları birbirlerinden haberdar
olmadıklarından bağımsız kusur kapsamında sorumlu olacaklardır. Bundan farklı
olarak bazı durumlarda da kişinin kusuru olmadığı halde meydana gelen
zararlardan yetkili kişi tazminat yükümlülüğü yönünden sorumlu olacaktır.
Kusuru Bulunmadığı Halde Tazminat Yükümlülüğü: aynı ya da
farklı sebeplere bağlı olarak birden çok zarar ortaya çıkması durumunda yetkili
pozisyonunda olan kişilerin bu zararlardan dolayı sorumlu tutulmasıdır. Yetkili
kişinin kusuru olmadığı halde, tazminat yükümlülüğünün oluştuğu sorumluluktur.
Örneğin; fabrika meydana gelen kazadan dolayı oluşan zararlardan birinci
derecede fabrika yetkilisi sorumlu tutulacaktır.
İmzalanan Sözleşme Gereği Tazminat Yükümlülüğünün Ortaya Çıkması:
Herhangi bir işletmede ya da gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında yapılan
bir sözleşmede, zararların karşılanması konusunda bir anlaşma yapılıp sözleşme
imzalandığı takdirde zararın meydana gelmesi halinde müteselsil sorumluluk söz
konusu olacaktır. Örneğin, kazaya karışan araçlarda meydana gelen arızalarda zararların
karşılanması araç sahiplerinin sigorta şirketleri ile yaptığı sözleşemeye bağlı
olarak sigorta şirketleri bu zarardan sorumlu olacaklardır.
2) Farklı Sebeplere Bağlı Olarak Ortaya Çıkan
Müteselsilen Sorumluluk
Meydana gelen zarara sebebiyle
birçok kişinin farklı sebeplere bağlı olarak sorumlu tutuldukları durumdur.
Fertlerin farklı sebeplere dayanarak aynı zarara sebebiyet vermiş olmaları
sorumlu tutulmaları için yeterlidir. Burada ki durumdan bahsedilecektir.
Birincisi haksız fiilden kaynaklı sorumluluk, ikincisi ise kanun gereği
kusursuz sorumluluk durumunun söz konusu olmasıdır. Tüzel kişiliğe sahip bir
firmaya ait aracın, araç sürücüsü tarafından bir kazaya sebebiyet vermesi ve bu
kazada birin zarar verilmesi halinde hem firma yetkilisi, hem araç sahibi hem
de sigorta şirketinin sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Poliçe sebebiyle, poliçede
yer alan limitlerle kısıtlı olmak şartıyla araçta meydana gelen zararlar
sigorta şirketi tarafından karşılanacak, kusurlu fiiline bağlı olarak şoför ve
kusuru olmadığı halde kanun gereği işletme yetkilisinin kusursuz sorumluluğu
söz konusu olacaktır.
Rücu Hakkının Genel Şartları Nelerdir?
İç ilişkiden kaynaklı
müteselsilen sorumlulukta, rücu hakkını belirleyen bazı şartlar dâhilinde
sorumlulukta değişme söz konusu olabilmektedir. Bu genel koşullar ise
şunlardır:
·
Zarardan kaynaklı olarak tazminat almaya hakkı
olan alacaklıya, tatmin olacağı kadar zararının karşılanmış olması
·
Zarardan
sorumlu olanlar arasında kişilerin borçluya düşen hisseden fazla ödeme yapması
·
Geçerli bir ifanın olması yani yükümlülüğünü
yerine getirmesi
·
Zarardan
doğan tazminat yükümlüğünden rücu ettirilecek kişinin, ifadan kaçınma imkânına
sahip olmaması
Müteselsil Sorumluluğun İlkeleri Nelerdir?
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun
61. ve 62. Maddeleri gereğince dış ilişki ve iç ilişki olarak hukuken
yorumlanacak müteselsil sorumluluk söz konusudur. Dış ilişki, Birden çok kişinin
iradi davranışları nedeniyle oluşan zarardan sorumlu tutulmaları yani zarar
gören ile zarar veren arasında ilişki olarak ifade edilir. İç ilişki ise,
zarardan sorumlu olanların birbirlerine bu sorumluluğu rücu ettirmeleri olarak
tanımlanır.
A)
Dış İlişki Durumuna Göre Müteselsil
Sorumluluk: Zarara
sebebiyet verenlerin aynı sebebe bağlı olarak ya da farklı sebeplerden kaynaklı
olmak üzere zarar gören arasındaki ilişkilerin tamamı dış ilişki kapsamına
girmektedir. Kişiler kendi iradi davranışlarıyla haksız bir fiile dayanarak
sebep oldukların zararlardan kişinin kusuru oranında tazminat yükümlülüğünden sorumlu
tutulmalarıdır. TBK’nun 163/1 maddesinde alacaklı kişinin rızasına bağlı olarak
ister zararının tamamını tüm sorumlulardan isteyebilir, isterse bir kişiden
isteme iradesine sahip olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu maddede yer alan
hükümleri alacaklının tek davada zararının tamamının tazmin etme yolu açmıştır
ve zarar görene isteği halinde zararın tamamını tüm sorumlulardan
isteyebileceği gibi elindeki delillere göre bu zararı ödeyebilecek kişiye göre
o kişinin zararını karşılamasını talep edebileceği belirtilmiştir. Böylece
alacaklı, her bir sorumlu kişiye tek tek dava açmaktansa tüm zararını tazmin
etmek için tek davayla hukuki işlemleri yürütebilmenin yolu açılmıştır. Eğer
alacaklının tazminat talebini bir kişi tamamını öderse, alacaklı diğer kişiler
aleyhine tazminat talep edemeyecektir.
B)
İç İlişki Durumuna Göre Müteselsil
Sorumluluk (Rücu İlişkisi): Zarara
sebep olan kişiler arasında bir kişinin kendi payına düşen tutarı alacaklıya
ödemesi ya da kendi payından fazla ödeyerek alacaklıyı tatmin etmesi durumunda, bu kişi diğer sorumlulardan tazminat
talep etmesi yani rücu isteği iç ilişkiden kaynaklı müteselsil sorumluluğun
gereğidir. Bu hükmün dayanağı Türk Borçlar Kanunu’nun 62. Maddesidir. TDK’nin
62.maddesinde özetle, zarara sebep olanların her birinin kusuruyla orantılı
olarak işlemlerin yürütülmesinin gerektiği, müteselsil sorumlu olanlardan
birinin kendi payından fazlasını ödemesi durumunda, diğer sorumlu kişilere
karşı rücu hakkına sahip olduğu ve alacaklının haklarına halef olduğu
belirtilmiştir.