Gün içinde gerçekleşen ekonomik olayların kayıtları muhasebe tarafından tutulur. Örneğin; bir şeyin satın alımı, tedarikçilere ödemelerinin yapılması, şirketteki çalışanların telefon görüşmeleri ve pek çok işlemin daha sonrasında karşılaştırılabilir olabilmesi için ortak bir parasal ölçüt ile kayda alınır. Daha sonrasında bu kayıtlar muhasebe tarafından finansal bir rapor haline getirilir. Firma performansını takip etmek ve ölçmek adına finansal raporların sağlıklı ve doğru şekilde hazırlanması oldukça önemlidir. Söz konusu finansal tablolar hazırlanırken uyulması elzem olan birtakım kurallar vardır. Türkiye’de muhasebe ilkelerinin ve standartlarının sağlıklı gözetimi için Türkiye Muhasebe Standartları belirlenmiştir. Bununla birlikte Türkiye Finansal Raporlama Standartları da oluşturulmuştur. Türkiye’deki firmalar bu standartlara uygun kayıt tutmakla ve rapor düzenlemekle sorumludur.
Firma sahipleri ile diğer yöneticiler düzenli şekilde kendilerine sunulmuş olan mali tabloları incelemek durumundadırlar. Bu tablolar, firmanın geçmiş döneme ait performansına dair önemli bilgiler verir. Bu bilgiler ise gelecek dönemlere yönelik değerlendirme yapma ve strateji belirlemede firma sahibine yardımcı olmaktadır.
Firmalarda yaşanan günlük işlemleri düşünecek olursak şunları sıralayabiliriz: tedarikçilerden mal - hizmet satın alma, alınan hammadde ya da stokları işleyerek ürün haline getirme, müşterilere satma, çalışanların maaşlarını ödeme… Bu iş akışı sonsuz şekilde devam eder. Muhasebenin temel kavramlarından olan süreklilik, sözleşmede aksi belirtilmediği takdirde şirket ömrünün sonsuz varsayımı doğrultusunda faaliyet gösterecek şekilde kurulmuş olmasıdır. Bu işler gerçek hayatta durmasa bile muhasebe tarafından her dönemde adeta bir maçın devre arasıymışçasına oyun durdurularak sonuçlar anlık bir rapor haline getirilebilmektedir. Böylece firmanın o ana kadarki gelişimi bir fotoğrafmış gibi detaylı olarak analiz edilebilir.
Bilanço İncelerken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Bilanço kalemlerini ve bu kalemlerde dikkat edilmesi gerekenleri yakından inceleyelim:
Aktifler (Varlıklar)
Varlıklar, herhangi bir işletmenin süreklilik gösteren faaliyetlerinde hedeflediği kâra erişmek adına kullandığı kaynaklardır. Bunlar ne kadar verimli kullanılırsa kârlılık da o kadar yüksek olur. Vadelerine göre dönenler ve duranlar olarak ikiye ayrılır. Firmaların bilançolarına bakıldığı zaman en büyük paya sahip dönen varlık kalemleri şöyledir: hazır değerler, ticari alacaklar, menkul kıymetler, peşin ödenmiş giderler, stoklar ve diğer dönen varlıklar.
Hazır Değerler (Nakit / Nakit Benzerleri)
Adından anlaşılacağı üzere hazır değerlerde firmanın kasasında ya da banka hesaplarında duran nakit paralar görülmektedir. Hazır değerler, likiditesi en yüksek varlıklardır. Yani bir firmanın en yüksek varlıkları kasasındaki ile bankadaki paralarıdır. Unutulmamalıdır ki firma tüm borç ödemelerini ve gider ödemelerini elindeki nakit parayla yapar.
Hazır değerlerde firmanın müşterilerinden aldığı alacak çekleri de bulunur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ülkemizde çeklerin vadeli olarak kullanılması durumudur. Özet bir bilançoda hazır değerler de çekler de olabilir. Söz konusu çekler aylar sonrasında tahsil edilecek çekler de olabilir bu yüzden son derece yanıltıcıdır.
Menkul Kıymetler (Finansal Yatırımlar)
Firmalar veya şirketler elinde bulundurdukları nakitleri farklı yatırım araçlarında değerlendirebilir. Devlet tahvili, hazine bonosu gibi menkul kıymetlerle yatırım fonları ve repo genelde bir yıldan kısa vadeli olmak şartıyla menkul kıymetlerde izlenir.
Firma, değerlendirdiği bu menkul kıymetlerden faiz geliri sağlar. Böylece firma, ana faaliyetlerinden elde edebileceği gelirlere katkıda bulunması adına yan faaliyet gelirleri de elde etmiş olur. Burada dikkat edilmesi gereken, ana gelir kaleminin faiz geliri olmamasıdır. Enflasyon yüksek olduğunda firmalar yüksek faizin cazibesine kapılarak daha çok gelir elde edebilir. Kredi veren kuruluşlar ve yatırımcılar ise bu gibi durumlara sıcak bakmazlar çünkü firmanın kendi ana faaliyetine para yatırmıyor olması şeklinde yorum yaparak firmayı riskli bulurlar.
Ticari Alacaklar
Firmanın kredili satışlar sebebiyle birikmiş haldeki alacakları bu kısımda gösterilir. Yani şirketler belirli politikalara bağlı kalarak müşterilerine belirli vadelerde ödeme imkânı sunmaktadır. Kimi firmalar yalnız üç aya kadar vade yaparken kimi sektördeki firmalar uzun ayları bulan vadeler yapabilmektedir. Grup içi şirketlerle olan ticari ilişkilerden gelen alacaklar da ticari alacaklarda yer alırlar. Bu kısım önemlidir çünkü firmanın kendisi grup firması olduğundan tahsilat yapmıyor ve bu doğrultuda mahsuplaşıyor olabilir.
Şirketler vadeli satış yaptığı sürece ticari alacaklar artar, tahsilat yaptıkça azalır fakat bazı müşteriler borcunu ödeyemez ve dolayısıyla ticari alacakların büyümesine neden olurlar. Kredili satışlarla karşılaşılabilecek diğer önemli husus ise müşterinin kendine ait borcu tamamen ödememesidir. Bu durum, şüpheli alacakların doğmasına sebep verir ve bu alacakların tutarı ölçüsünde şüpheli alacak karşılığı ayırması istenebilir. Şüpheli alacak karşılığı, ticari alacakların bir alt hesabı olduğu için karşılık hesabında bulunan toplam tutar, toplam ticari alacaklar tutarından düşülmelidir. Firmanın şüpheli alacağını tahsil edemeyeceği kesinleştiğinde, bu tutar gider olarak yazılır ve firma kârlılığını olumsuz yönde etkiler.
Stoklar
Özellikle sanayi ya da herhangi bir malın ticaretinde faal olan işletmelerin bilançolarında en fazla paya sahip olan kalemlerdendir. İmalat sanayisinde yerleşik olan bir firma için stoklar 3 gruba ayrılır: hammadde stokları, yarı mamul ürünler ve mamuller.
Hammaddeler ilk etapta üretime başlamak için gerekli malzemelerdir. Bu hammaddeler, üretim sürecinin aşamalarına göre değişik formlarda yarı mamul olarak karşımıza çıkar. Üretimi tamamlanan, satışa hazır ürünlerin hepsine mamul denir. Mamulün üzerinde bütün üretim maliyetleri yer alır.
Burada dikkat edilecek husus da stokların modasının gecebileceği. Stokları artan bir firma, satışlarıyla o stokları eritemiyor olabilir. Stok değerinin tespit edilmesi, satılan malların maliyetinin ve dönem sonu bilançosunda kalan stok değerlerinin belirlenmesi yönünden çok önemlidir. Bu değerleme işlemi firmanın kârını da direkt olarak etkiler.
Peşin Ödenmiş Giderler ile Diğer Dönen Varlıklar
İsminden de anlaşılacağı gibi bu hesapta firmanın peşin ödenen giderleri izlenmektedir. Bu giderlere verilebilecek en iyi örnekler; kira ödemeleri, sigorta ve ülkemizde de yaygın olan yıl içinde üç ayda bir ödenen geçici vergilerdir. Firma gelecekte ödeyebileceği gideri bugünden peşin olarak ödediği için, bu tutar şirket adına varlık olarak kabul edilir ve bilançosunda gösterilir. Özet bir bilançoda peşin ödenen giderler kalemi görülüyorsa söz konusu ödemeler nakit çıkışı yaratmış demektir.
Diğer dönen varlıklar içerisinde üzerinde durulması gereken bir diğer önemli hesap KDV hesaplarıdır. Firmanın indirilecek
KDV tutarları ve devredenleri bilançoda bu bölüm altında gösterilir. Firmanın mal veya hizmet alımında ödediği KDV dönen varlıktır. Tahsil edilen KDV ise indirilen bu tutarlardan düşülür ve ardından artan tutar da vergi dairesine ödenir.
Duran Varlıklar
Bir varlık bir yıldan daha uzun bir vadeye sahipse duran varlıklar içinde gösterilir. Yani, bir firma 24 ay vadeli bir satış gerçekleştirdiyse veya 12 aydan fazla vadeli menkul kıymetlere yatırım yaptı ise, bu varlıklar duran varlık şeklinde kategorize edilir. Duran varlıklar içerisinde ise en önemli hesap “maddi duran varlıklar”dır.
Maddi Duran Varlıklar
Bir işletmenin mal veya hizmet üretiminde kullanmak adına edindiği bütün ekipman, makine, ofis katları, fabrika binası gibi gayrimenkuller maddi duran varlıktır. Bununla beraber ofis içinde kullanılan mobilyalar ile işletmenin sahip olduğu taşıtlar ve bilgisayarlar da “maddi duran varlıklar” olarak kabul edilir. Bunlar için söylenecek en önemli şey, maddi uzun yıllarca kullanılmak için alındığıdır. Dolayısıyla maddi duran varlıklar nakit akış veya likidite kaynağı olarak görülmezler. Maddi duran varlıklar firma için sabit yatırımlardır. Kullanım ömürleri bittiğinde hurdaya çıkarılarak veya ikinci el olarak satılarak aktiflerden çıkarılırlar.
Firma, duran varlık yatırımı yaptığında bu varlığın bedelinin tümünü o yıl içinde gider olarak gösteremez. Sebebi bu varlıkların uzun yıllar boyunca firmanın mal ve hizmet üretmesi için kullanılacağıdır. Varlıkların faydalı ömrü süresi boyunca sistematik olarak giderleştirilmesi esastır. Varlıkların parça parça olarak giderleştirilmesine muhasebe terimlerinde amortisman denir. Örnek olarak, 50.000 TL’ye bir otomobil satın alındığını varsayalım. Otomobilin faydalı ömrü 5 sene olarak düşünülürse, katlanılan bu gider beş sene boyunca amortisman ayrılarak giderleştirilir. İlk yıl ve sonraki yıllarda ise her yıl için 6000 TL tutarında amortisman gideri yazılacaktır.
Bilançoda, maddi duran varlıkların defter değerini net olarak bulmak için birikmiş amortisman adında alt hesap bulunur. Bilanço inceleyen kimsenin maddi duran varlıklara dikkat etmesi gerekir. Birikmiş amortismanların, maddi duran varlıklara olan oranı %70 - %90 arasında ise firmanın kullanmakta olduğu makine ile ekipmanların eskidiği ve kısa zamanda yenileme yapılmasının kaçınılmaz olması şeklinde yorumlanabilir.
Bilanço Tablosu Nasıl Yorumlanır?
Bilanço, tek başına uzun süreyi kapsayan eğilimleri gösteremeyebilir. Dolayısıyla son bilanço mutlaka önceki bilançolarla karşılaştırılmalıdır. Hatta aynı sektördeki diğer işletmelerin bilançolarıyla da karşılaştırma yapmak faydalıdır çünkü her bir firma finansman için farklı yaklaşımları takip edebilir. Bilanço, önemli başlıklardaki oranlarla beraber yatırımcılar adına işletmenin ne ölçüde sağlıklı olup olmadığına dair fikir verir. Gelir gider programıyla takip edebilen gelir tablosuyla nakit akış tablosu da bilançoyla beraber değerlendirilmelidir.